Hareket eğitiminin öğrenmeyi
olumlu etkileyebilmesi için, eğitim etkinliklerinde sosyal ve duygusal gelişim alanı
ile ilgili kazanımlara önem ve yer verilmesi gerekmektedir.
Hareket eğitimi
etkinlikleri, sosyal ve duygusal kazanımların önemsendiği bir içeriğe sahip
olmalıdır. Hareket ve oyunla hareket etkinlikleri çocukların yaş düzeyinin
gelişim özelliklerine göre seçilir ya da düzenlenirse, doğal olarak sosyal ve
duygusal açıdan bir sorun yaşanmayacağı gibi onların ilgili gelişim alanı ile
ilgili diğer bazı kazanımlar elde etmelerine de katkı sağlayacaktır. Bunun için
ilk önemli ön koşul eğitim etkinliklerinin eğlenceli ve gerçekleştirilebilir
olmasıdır.
Motor gelişim amaçlı
etkinliklerde istek, coşku, olumlu tutum oluşturma gibi duyguların yaşanması
etkinliğe katılımı arttıracağı gibi, öğrenme sürecini de olumlu etkileyecektir.
Aksi takdirde söz konusu etkinlik istenilen ölçüde motor kazanım açısından da
başarılı bir uygulama olamayacaktır.
Bireyler bir işi ya
da bir görevi yapmaktan zevk alabiliyorsa sorumluluk alma, değer oluşturma gibi
olumlu tutumlar geliştirirler. Buna olanak sağlayan ortamlar hareket eğitimi için
de geçerli ortamlardır.
Sosyal ve duygusal gelişim
de tıpkı diğer gelişim alanlarında olduğu gibi çocuğun büyümesi, olgunlaşması, hazır
olması süreçleri ile ilgilidir. İstekli olma, alışkanlık haline getirme, değerler
geliştirme gibi tutumlara bakıldığında, sosyal ve duygusal gelişimin çevresel
etkenler sonucu içsel bir gelişim olduğu anlaşılır. Sosyal ve duygusal gelişim
çocuğun gelişim düzeyine paralel olarak yaşamı anlamlandırma, yaşamayı güzel
hale getirme, kendini ve başkalarını sevme ölçeğinde giderek çeşitlenen
nitelikler gösterir. Sosyal ve duygusal gelişim eğitimin genel amaçları
açısından birincil derecede öneme sahip bir gelişim alanıdır.
Başaran (1980) duyguyu
dış ya da iç çevreden gelen etkilerin bireyde haz ya da elem türünden
izlenimler yaratması olarak tanımlarken, etkileşimlerin içsel yansımasına
dikkat çekmektedir. Oyun veya hareket eğitim sürecine katılan çocuğun bu
süreçte karşılaştığı olumlu ya da olumsuz durumlar çocuğun duygusal gelişimi
üzerinde olumlu ya da olumsuz etkiler bırakabilecektir. Bireyin motor
davranışları sonucu ona verilen olumsuz dönütler başarısız, beceriksiz veya
yetersiz görüldüğüne ilişkin verilen geri bildirimler sağlıksız eğitim yaklaşımlarıdır.
Bu tür yaklaşımlar öğrenmeyi engellediği gibi oyun veya hareket eğitimine karşı
da olumsuz tutum geliştirmeye de neden olabilmektedir.
Yavuzer (1992) duygusal
gelişimin öğrenme ve kalıtım ile ilgili yönünü vurgulayarak, bireyin bazı duygusal
davranış biçimleriyle birlikte dünyaya geldiğini ancak, olgunlaşma ve öğrenme
sonucu geliştiğini belirtir. Çocuğun, hedeflerde belirtilen davranışları
gerçekleştirebilmesiyle ilgili tutumları, onun olgunlaşma ve öğrenmesi ile
ilgilidir, yani büyük oranda sosyalleşmesiyle ilgilidir.
Oyun veya hareket
eğitimine ilişkin olumlu tutum oluşturmak için olgunlaşma düzeyine uygun
davranışlar seçilmelidir. Öğrenmenin gerçekleşmesi öğrenilen alana ilişkin
tutumu olumlu etkilemektedir. Çocukların gerçekleştirilemeyen hareketlere ve
anlaşılamayan oyunlara karşı olumlu tutum geliştirmeleri mümkün değildir.
Çocuklar bazı
olaylara, hareketlere, becerilere karşı olumsuz davranışlar sergileyebilirler.
Bir hareketi yapmaya, bir beceriyi gerçekleştirmeye istekli olmayabilirler.
Dolayısıyla duygusal sorunlar yaşayabilirler. Bu durumlarda hareket, oyun ve
beceri sergileme konusundaki geri bildirimler, ipuçları ve değerlendirmeler
çocuğun olumsuz tutum geliştirmesine yol açmamalı, onun duygusal gelişiminde
olumsuz etki yaratmamalıdır.
Oyun
veya hareket eğitimi etkinliklerine karşı olumlu tutum sağlamanın yolu, çocuğun
istek, ilgi ve ihtiyaçlarının göz önüne alındığı, eğlenceli uygulamalardır.
Ayrıca kıyaslanmayacağı, eleştirilmeyeceği, kendini yetersiz hissetmeyeceği oyun
veya hareket etkinlikleri sosyal ve duygusal gelişimi olumlu etkiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.