5 Mayıs 2016 Perşembe

Sosyal ve Duygusal Gelişim ve Hareket Eğitimi

Hareket eğitiminin öğrenmeyi olumlu etkileyebilmesi için, eğitim etkinliklerinde sosyal ve duygusal gelişim alanı ile ilgili kazanımlara önem ve yer verilmesi gerekmektedir.
Hareket eğitimi etkinlikleri, sosyal ve duygusal kazanımların önemsendiği bir içeriğe sahip olmalıdır. Hareket ve oyunla hareket etkinlikleri çocukların yaş düzeyinin gelişim özelliklerine göre seçilir ya da düzenlenirse, doğal olarak sosyal ve duygusal açıdan bir sorun yaşanmayacağı gibi onların ilgili gelişim alanı ile ilgili diğer bazı kazanımlar elde etmelerine de katkı sağlayacaktır. Bunun için ilk önemli ön koşul eğitim etkinliklerinin eğlenceli ve gerçekleştirilebilir olmasıdır.
Motor gelişim amaçlı etkinliklerde istek, coşku, olumlu tutum oluşturma gibi duyguların yaşanması etkinliğe katılımı arttıracağı gibi, öğrenme sürecini de olumlu etkileyecektir. Aksi takdirde söz konusu etkinlik istenilen ölçüde motor kazanım açısından da başarılı bir uygulama olamayacaktır.
Bireyler bir işi ya da bir görevi yapmaktan zevk alabiliyorsa sorumluluk alma, değer oluşturma gibi olumlu tutumlar geliştirirler. Buna olanak sağlayan ortamlar hareket eğitimi için de geçerli ortamlardır.
Sosyal ve duygusal gelişim de tıpkı diğer gelişim alanlarında olduğu gibi çocuğun büyümesi, olgunlaşması, hazır olması süreçleri ile ilgilidir. İstekli olma, alışkanlık haline getirme, değerler geliştirme gibi tutumlara bakıldığında, sosyal ve duygusal gelişimin çevresel etkenler sonucu içsel bir gelişim olduğu anlaşılır. Sosyal ve duygusal gelişim çocuğun gelişim düzeyine paralel olarak yaşamı anlamlandırma, yaşamayı güzel hale getirme, kendini ve başkalarını sevme ölçeğinde giderek çeşitlenen nitelikler gösterir. Sosyal ve duygusal gelişim eğitimin genel amaçları açısından birincil derecede öneme sahip bir gelişim alanıdır.
Başaran (1980) duyguyu dış ya da iç çevreden gelen etkilerin bireyde haz ya da elem türünden izlenimler yaratması olarak tanımlarken, etkileşimlerin içsel yansımasına dikkat çekmektedir. Oyun veya hareket eğitim sürecine katılan çocuğun bu süreçte karşılaştığı olumlu ya da olumsuz durumlar çocuğun duygusal gelişimi üzerinde olumlu ya da olumsuz etkiler bırakabilecektir. Bireyin motor davranışları sonucu ona verilen olumsuz dönütler başarısız, beceriksiz veya yetersiz görüldüğüne ilişkin verilen geri bildirimler sağlıksız eğitim yaklaşımlarıdır. Bu tür yaklaşımlar öğrenmeyi engellediği gibi oyun veya hareket eğitimine karşı da olumsuz tutum geliştirmeye de neden olabilmektedir.
Yavuzer (1992) duygusal gelişimin öğrenme ve kalıtım ile ilgili yönünü vurgulayarak, bireyin bazı duygusal davranış biçimleriyle birlikte dünyaya geldiğini ancak, olgunlaşma ve öğrenme sonucu geliştiğini belirtir. Çocuğun, hedeflerde belirtilen davranışları gerçekleştirebilmesiyle ilgili tutumları, onun olgunlaşma ve öğrenmesi ile ilgilidir, yani büyük oranda sosyalleşmesiyle ilgilidir.
Oyun veya hareket eğitimine ilişkin olumlu tutum oluşturmak için olgunlaşma düzeyine uygun davranışlar seçilmelidir. Öğrenmenin gerçekleşmesi öğrenilen alana ilişkin tutumu olumlu etkilemektedir. Çocukların gerçekleştirilemeyen hareketlere ve anlaşılamayan oyunlara karşı olumlu tutum geliştirmeleri mümkün değildir.
Çocuklar bazı olaylara, hareketlere, becerilere karşı olumsuz davranışlar sergileyebilirler. Bir hareketi yapmaya, bir beceriyi gerçekleştirmeye istekli olmayabilirler. Dolayısıyla duygusal sorunlar yaşayabilirler. Bu durumlarda hareket, oyun ve beceri sergileme konusundaki geri bildirimler, ipuçları ve değerlendirmeler çocuğun olumsuz tutum geliştirmesine yol açmamalı, onun duygusal gelişiminde olumsuz etki yaratmamalıdır.


Oyun veya hareket eğitimi etkinliklerine karşı olumlu tutum sağlamanın yolu, çocuğun istek, ilgi ve ihtiyaçlarının göz önüne alındığı, eğlenceli uygulamalardır. Ayrıca kıyaslanmayacağı, eleştirilmeyeceği, kendini yetersiz hissetmeyeceği oyun veya hareket etkinlikleri sosyal ve duygusal gelişimi olumlu etkiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.